Jeotermal Enerjiye Yatırım Yapmalıyız!

Enerji fiyatları global çapta her geçen gün giderek yükseliyor. Petrol ve doğalgaz fiyatlarında meydana gelen artışlar, dolaylı yoldan elektrik fiyatlarına da yansıyor. Enerji fiyatlarında büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemiz için bu konuda yerli kaynaklara yönelmekten başka çare görünmüyor. Bu konuda güneş ve rüzgar enerjisinden faydalanmak için adımlar atılmaya başlanırken, jeotermal enerjiye yatırımda halen çok gerideyiz.

Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu ve belli miktarlarda kimyasal bileşenler içeren sıcak su, buhar ve gazlardan oluşan kaynağa jeotermal denmektedir. “Jeotermal enerji” olarak tanımlanan olgu ise, bahse konu kaynaklardan yararlanarak enerji elde etmektir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından olan ve jeotermal enerji; ucuzluğu ve sürdürülebilirliği ile de yatırım yapılıp geliştirilmeye açık bir alandır.

Gelişme Çok Yavaş Kaydediliyor!

Ülkemizde ilk jeotermal sondaja 1960 yılında Ege Bölgesi’nde başlanılmakla birlikte on yıllar boyunca bu alanda hatrı sayılır bir gelişme kaydedilememiştir. Ülkemizin 20’ye yakın ilinde “kaliteli” jeotermal kaynaklar bulunurken bunlar genellikle yerli turist çekmek için kullanılmaktadır.

Ankara, İzmir, Aydın, Denizli, Balıkesir, Manisa, Bursa, Yalova, Bolu, Adapazarı, Afyon, Kırşehir, Yozgat, Adıyaman, Van, Kütahya, Nevşehir ve Ağrı illerinde etkin ve geniş çaplı jeotermal kaynaklar bulunurken, pek çok ilimizde de sıcaklığı düşük olmakla birlikte yine jeotermal kaynaklara rastlanılmaktadır. Ülkemizde, sıcaklığı 40’C ve üstünde olan jeotermal kaynak sayısı 2 bine yakındır.

Jeotermalde pek çok imkanı bulunan ülkemizin bu alanda yatırımlarının ise yok denecek seviyede bulunduğunu vurgulamak gerekiyor. Hali hazırda ülkemizin kullandığı enerjinin yüzde 1’i dahi jeotermal kaynaklardan elde edilmiyor. Yerli kaynaklardan oluşan, tamamen çevre dostu olan jeotermal sahaların değerlendirilmesi durumunda hem cari açıkta azalma hem de büyük oranda çevre kirliliğini baskılama mümkün olabilecektir.